İçeriğe geç

Kanıksamak Türkçe mi ?

Bir arkadaşım geçenlerde bana şöyle dedi: “Sonunda bu durumu kanıksadım.” Bu cümle, bana biraz garip geldi. Çünkü dildeki bazı kelimeler zamanla bizimle öyle iç içe geçiyor ki, onlara anlam yüklemeden hemen kullanıyoruz. Kanıksamak da onlardan biri gibi. Ama acaba “kanıksamak” gerçekten Türkçe bir kelime mi? Bunu düşündüm, biraz da merak ettim. Gelin, hep birlikte bu kelimenin etrafında dönen bir hikâyeye dalalım ve bakalım, “kanıksamak” gerçekten bizim dilimize ait mi, yoksa başka bir dilin kökenlerinden mi geliyor?

Kanıksamak: Türkçe mi, Yabancı mı?

Hikâyeye başlamadan önce, sizi düşündüren bir şeyle karşı karşıyayız: Bir kelimenin anlamını ne kadar derinlemesine kavrayabiliyoruz? “Kanıksamak” kelimesi, Türkçede sıklıkla kullandığımız, ancak dil bilgisi açısından pek de üzerine konuşmadığımız bir terim. Hatta çoğu kişi, bunu doğal bir şekilde kullandığında, dilin bu kelimeyi kabul etmiş olduğunu düşünür. Peki ama gerçekten öyle mi?

“Kanıksamak” kelimesinin anlamı, bir durumu, bir davranışı veya bir olayın sürekli tekrar etmesi sonucu, ona alışmak, onu normal kabul etmek, kısacası -diğer bir deyişle- duygusal olarak kabullenmektir. Ancak, dilin bu kelimeyi kendi içinde nasıl şekillendirdiği, farklı bir mesele. İşte burada iki farklı bakış açısı devreye giriyor. Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik bakış açıları ile kadınların empatik ve ilişkisel bakış açıları, dilin bu tür kelimelere bakışını bambaşka yerlere taşıyabilir.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Bakışı: “Kanıksamak” Bir Yöntem mi?

Ahmet, bir iş adamı, her şeyin çözümünü arayan ve bir hedefe kilitlenmiş bir kişiydi. Bir gün bana “Ben bu durumu kanıksadım” dediğinde, aslında ne demek istediğini anlamıştım. Onun için “kanıksamak” kelimesi, bir durumu çözme ve onunla başa çıkabilme biçimiydi. Yani, sürekli tekrar eden bir zorluğu veya sıkıntıyı kabullenmek, ona alışmak ve bundan sonra o durumla yaşamayı öğrenmekti. Ahmet, kanıksamak kelimesini bir tür strateji olarak görüyordu; bir sorunu çözmenin, ondan kaçmanın değil, onunla barış yapmanın bir yolu olarak.

Erkeklerin genelde çözüm odaklı bakış açıları, bu tür kelimelere daha çok analitik bir bakış açısı ekler. Bir kelime, onların gözünde bir çözüm, bir yöntem, bir strateji olabilir. Ahmet için, “kanıksamak” bir durumda sıkışıp kalmak ve ona karşı duygusal olarak direnç gösterememek değil, aksine bu durumu içselleştirmek ve ona uygun bir yaşam biçimi geliştirmek anlamına geliyordu.

Kadınların Empatik ve İlişkisel Bakışı: “Kanıksamak” Bir Kabullenme mi?

Zeynep, Ahmet’in tam tersine, daha çok ilişkisel ve empatik bir bakış açısına sahipti. Onun için “kanıksamak” kelimesi, bir şeylere alışmanın, onlara duygusal olarak kabullenmek anlamına geldiği bir süreçti. Bir kadının gözünden bakıldığında, kanıksamak, bir duygunun, bir olayın içindeki anlamı fark etmek, bunu hissetmek ve buna duygusal olarak bağlanmaktı. Zeynep, bir şeyin “kanıksanması” ile kişinin duygusal olarak ne kadar değiştiğini, büyüdüğünü, hatta bazen kaybolduğunu düşünüyordu.

Bir gün Zeynep bana, hayatındaki zorlukları anlatırken, “Bunları kanıksadım” dediğinde, içim acıdı. Çünkü Zeynep için kanıksamak, kabullenmekten öte, bir şeylere duygu ile bağlanmak, bazen de bir kaybı yaşamak demekti. O, bir durumda çaresiz kalmanın, o duruma boyun eğmenin, duygusal olarak orada sıkışıp kalmanın da bir sonucu olarak görüyordu bu kelimeyi.

Kadınların, genellikle duygusal ve toplumsal bağlantılarla şekillenen bakış açıları, kelimelere çok daha derin anlamlar yükler. Onlar için bir kelime, sadece bir taklit değil, bir hissiyatı, bir ilişkiyi yansıtır. Zeynep için kanıksamak, içsel bir bağ kurma, bir ilişkiden çıkma veya onunla barışma anlamına geliyordu.

Sonuç: Kanıksamak, Gerçekten Türkçe mi?

Peki, “kanıksamak” kelimesi gerçekten Türkçe mi? Evet, kelimenin kökeni, Türkçenin eski kelimelerinden gelen bir anlam taşır. Ancak zamanla, bu kelime modern Türkçede daha farklı anlamlar kazanmış, farklı bakış açılarıyla şekillenmiştir. Ahmet’in bakış açısından çözüm ve strateji, Zeynep’in bakış açısından ise bir duygusal bağ kurma ve kabullenme süreci olarak anlam kazanır.

Dil, zaman içinde evrilen ve toplumsal yapıya göre değişen bir varlıktır. Belki de bu yüzden “kanıksamak”, kişisel deneyimlerle şekillenen, toplumların farklı bağlamlarda farklı şekillerde anlamlandırdığı bir kelime olmuştur.

Sizce “kanıksamak” kelimesi, duygusal bir kabullenişi mi anlatıyor, yoksa bir strateji olarak mı kullanılıyor? Yorumlarınızla bu ilginç tartışmaya katılabilir misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu
Sitemap
prop money